36 yaşındaki paraguaylı santrafor.
Fenerbahçe geldi gelecek denirken diğer sezon trabzonspor'a transfer olmuş forvet.
aynı zamanda fifa oyununun en yavaş futbolcularından biri olan striker.
zamanın hatem ben arfa'sı. hergün fenerbahçeye transfer oluyordu.
2013 yazında emenike ile birlikte geleceği haberleri düştüğünde heyecanlandırmış, ancak gelmemiş olan santrfor. malum, birkaç ay öncesinde benfica formasıyla bizi finalin dışına itmişti.

bizim taraftarda stockholm sendromu vardır :) özellikle 2000'lerin başıyla birlikte tesisleşme ve markalaşma konularında büyüyen kulüp taraftarı daha büyük beklentilere sokmuştu, sıra kupalara gelmişti. iki çiçekle bahar geleceğini zannetmeye başladığımız için büyüyen bu beklentilerin üstüne yanlış kadro mühendislikleri eklenince avrupadan sürekli elendik, ve her elenişimizde rakiplerden ayrı bir futbolcuya öykündük.

2002 yazında ariel ortega geldi ve şampiyonlar ligi'ni kazanacağımızı düşündük. beraberinde transfer iddiaları çıkan matias jesus almeyda heyecanımızı daha da arttırmıştı ancak gelmedi, inter'e gitti. biz de önliberoda johnson, stevic takıldık. stoperde ogün'le mirkoviç'le, forvette washington'la şl'yi alacaktık :) neyse, şl'nin ön elemesinde son uefa şampiyonu feyenoord'la eşleştik, hiçbir anında rakibe üstünlük hissettiremediğimiz iki maç sonunda ilk stockholm sendromumuz başladı: (bkz: pierre van hooijdonk)

o sezon sonunda daum geldi, ümit milli takımının iskeletini oluşturanlar geldi, ve aman allahım hooijdonk geldi. artık tamam dedik, bu sezon şampiyon olacağız (avrupada yoktuk), sonra da şl'yi alacağız :) nitekim o sezon şampiyon olduk, ve üstüne bir de 2004 yazında alex de souza geldi. tamam dedik, artık avrupaya hazırız. neyse, sezon başladı ve doğrudan katıldığımız şl grubunda fena sayılmayacak performanslarla 3. bitirip uefa'ya kaldık, ilk turda zaragoza ile eşleştik. tıpkı 2 sene önceki feyenoord eşleşmesi gibi, hiçbir şey yapamadan elendiğimiz iki maç sonunda ayılıp bayıldığımız biri vardı: (bkz: sávio bortolini pimentel) . sonraki sezon da aynı, şl grubunda bizi madara eden biriyle devam etti bu durum: (bkz: cassio lincoln de souza soares) . alex'le ilgili fikirlerin bulanmaya başladığı dönem yani.

sabırsız camiamız böyle böyle yılları etti, nihayet 2007'ye geldik. yıllardır iskeleti bozulmadan birlikte oynayan kadroya roberto carlos eklendi ve o sezon şl yarı finalinin kapısından döndük. işin ilginci, bu sefer bizi eleyen değil, elediğimiz takımlardan iki kişiye bayıldık: (bkz: vagner love) ve (bkz: frederic kanoute) . özellikle "kezman yerine iyi bir santrfor olsa kupayı almıştık" düşüncesinin epey hakim olduğu o dönemde (ki kezman-semih ikisi de oyun akışına bir şekilde katkı veren oyunculardı, oynadıkları sürelerde yaptıkları ile çeyrek finalde önemli pay sahibiydiler). vagner love ve kanoute birbirinden o kadar uzak stilde forvetlerdi ki, yeter ki kezman gitsin düşüncesiyle hayran olundu. nitekim sezon sonu kezman gitti, yerine gelen ise daniel güiza oldu.

bir sezon sonra yani 2009'da daum geri döndü ve avrupada iki saplantıya daha sahip olduk; avrupa ligi grubundaki rakibimiz twente'de oynayan (bkz: miroslav stoch) ve 1. turda lille formasıyla bizi eleyen (bkz: eden hazard) . aynı bölgenin oyuncularıydılar, ve bu sendrom sakatlık/cezalar sebebiyle sağ açıkta gökhan gönül'ün, sol açıkta vederson'un oynaması gereken bir dönemde belirginleşmişti. o sezon sonunda ikisinin de transfer iddiaları gündeme gelmiş, gelen kişi stoch olmuştu.

o sezon sonunda yani 2010 yazında daum'un yerine aykut kocaman gelmiş, yarı-revizyon yapılmış kadroyla yine bir şl macerasına başlanmıştı. ön elemede eşleştiğimiz young boys karşısında, kazım'ın salakça yediği kırmızı kartın ardından zar zor 2-2 biten maçın rövanşında, kadıköy'de gözlerimizin önünde golünü atan ve bizi eleyen yeni bir sendromumuz başladı: (bkz: henri bienvenü) . nitekim bir sene sonra 2011 yazında, 3 temmuz yüzünden gitmek zorunda kalan emenike ve niang'ın yerine transfer edildi, sendrom depreysona dönüştü :)

işte cardozo da bienvenü'den bir sonraki sendromumuzdu. emenike gelince içimizde pek ukde kalmadı, nitekim bir sene sonra trabzon'a gelip gösterdiği perfromansla bu ukde iyice silindi gitti.
iyi ki gelmedi.
Benfica'da kendisini beğenerek izlerdim ikinci maçta da bizi yıkmıştı. Adı da bizle anılmıştı ama gittiği yer Trabzonspor olmuştu.
Çok sağlam bir forvetti tam bir büyük takım oyuncusudur. 11 kişi Kapanan takımlara karşı top tutar, pivot olur, kafa vuruşunu yapar, pozisyon geldiğinde de saç baş yoldurmadan golünü atar.

Emenike yerine bunu alsaydık 1 şampiyonluk fazlaydık.
adı bizimle anıldığı zaman değil 1 yıl sonrasında trabzonspor'a transfer olmuştur.
Ha geldi ha gelecek derken uzun bir süre gündemi meşgul etmişti. En parlak döneminde olan bir oyuncuyu o zamanlar alabilecek durumdaymışız. Şu an imkansız gibi geliyor böyle transferler.