2013 yılında kaybettiğimiz usta tiyatrocu.
fenerbahçe dergisindeki röportajından:
1951 yılında 14-15 yaşlarında mahalle arasında top oynarken keşfedilip, Fenerbahçe genç takımına çağrıldığını anlatarak, ''3 yılım Fenerbahçe genç takımında geçti. Tiyatro hayatımda hiçbir zaman bir idolüm olmadı, ama futbolda o zaman (A) takımda oynayan Selahattin Torkal idolümdü. O zaman Lefter, Basri, Hilmi, Feridun vardı, 3 sene orada ağabey kardeş gibiydik'' diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken, sporun yanı sıra tiyatro bölümüne de katıldığını kaydeden Metin Serezli, şöyle devam etti:
''Tiyatro hocamız Avni Dilligil, bana bir iki prova yaptırdı sonra 'Sende ışık görüyorum' dedi. Bana bir rol verdi ve Almanya'da dünya üniversitelilerarası tiyatro festivaline katılacaktım. O sene yaz başlangıcında beni ve iki kişiyi genç takımdan (A) takıma çağırdılar. Teknik direktör Lazslo Szekelly idi. Lakin tiyatro festivali için Dilligil hocamıza söz vermiştim. Almanya'ya gitmem gerekiyordu. Szekelly'e durumu anlattım ve 1 ay izin istedim. O, 'Ya tiyatro ya futbol, o zaman git bir daha gelme' dedi. Almanya'dan döndüğümde lisansım artık Fenerbahçe'de değildi. (A) takımda oynama şerefine erişemedim, ama bu forma hayatımın en önemli şeyi oldu. Hayatımda hiçbir onur, Fenerbahçe'de oynadığım 3 senenin bana verdiği onur kadar büyük değildir.''
Serezli, 1951'den beri Fenerbahçe'nin tüm branşlarda yaptığı her maçı, kulübün her şeyini takip ettiğini vurgulayarak, ''Gençken gözyaşı dökerdik, ağlardık, fakat bir tek olay vardır ki hayatımda hiç bu kadar üzülmemiştim. O da Denizli'de kaybettiğimiz şampiyonluk. Bunun uzun bir travma olduğunu düşünüyorum, ama söz bugüne gelince son günler bize güzel günlerin geleceğini ve şampiyonlukla noktalanacağını vaat ediyor'' ifadelerini kullandı.
fenerbahçe dergisindeki röportajından:
1951 yılında 14-15 yaşlarında mahalle arasında top oynarken keşfedilip, Fenerbahçe genç takımına çağrıldığını anlatarak, ''3 yılım Fenerbahçe genç takımında geçti. Tiyatro hayatımda hiçbir zaman bir idolüm olmadı, ama futbolda o zaman (A) takımda oynayan Selahattin Torkal idolümdü. O zaman Lefter, Basri, Hilmi, Feridun vardı, 3 sene orada ağabey kardeş gibiydik'' diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken, sporun yanı sıra tiyatro bölümüne de katıldığını kaydeden Metin Serezli, şöyle devam etti:
''Tiyatro hocamız Avni Dilligil, bana bir iki prova yaptırdı sonra 'Sende ışık görüyorum' dedi. Bana bir rol verdi ve Almanya'da dünya üniversitelilerarası tiyatro festivaline katılacaktım. O sene yaz başlangıcında beni ve iki kişiyi genç takımdan (A) takıma çağırdılar. Teknik direktör Lazslo Szekelly idi. Lakin tiyatro festivali için Dilligil hocamıza söz vermiştim. Almanya'ya gitmem gerekiyordu. Szekelly'e durumu anlattım ve 1 ay izin istedim. O, 'Ya tiyatro ya futbol, o zaman git bir daha gelme' dedi. Almanya'dan döndüğümde lisansım artık Fenerbahçe'de değildi. (A) takımda oynama şerefine erişemedim, ama bu forma hayatımın en önemli şeyi oldu. Hayatımda hiçbir onur, Fenerbahçe'de oynadığım 3 senenin bana verdiği onur kadar büyük değildir.''
Serezli, 1951'den beri Fenerbahçe'nin tüm branşlarda yaptığı her maçı, kulübün her şeyini takip ettiğini vurgulayarak, ''Gençken gözyaşı dökerdik, ağlardık, fakat bir tek olay vardır ki hayatımda hiç bu kadar üzülmemiştim. O da Denizli'de kaybettiğimiz şampiyonluk. Bunun uzun bir travma olduğunu düşünüyorum, ama söz bugüne gelince son günler bize güzel günlerin geleceğini ve şampiyonlukla noktalanacağını vaat ediyor'' ifadelerini kullandı.